Dünyada son on beş yılda hava yolunu kullanan yolcu sayısı, krizlere rağmen iki kat arttı. Havayollarına olan yönelimin giderek artması ile birlikte havayollarının filo sayılarındaki artış da, yolcu sayısına paralel olarak gerçekleşti. 2020 yılı ve 2021 yılının ilk yarısında duraksayan havacılığın sonrasında hızlı şekilde geri dönmeye başlamasıyla, önceki yıllardaki filo projeksiyonu çerçevesinde sipariş ettikleri uçakları teslim alamayan ya da geç teslim almak zorunda kalan havayolları, talebin geri gelmesi karşısında eksik filolarla operasyonu yürütmekte zaman zaman zorlandı fakat uçak ve personel konusundaki bir takım eksiklik ve aksaklıklara rağmen bu yıl özelinde ticari havacılığın genel durumunun memnuniyet verici olduğunu söylemek mümkün...
Genel görüntünün memnuniyet verici etkisini net bir şekilde görmek mümkün iken bir taraftan da Çin'den Covid 19 vaka sayısındaki artışlara ve tıpkı 2020 yılı Mart ayındaki gibi tam kapanma şeklindeki tedbirlere, bütün dünyanın olduğu gibi havacılık sektörünün de dikkat kesildiğini görebiliyoruz. 41 ülkenin, kârlılık açısından olmasa bile, henüz pandemi öncesindeki yolcu rakamlarına erişemediği bir ortamda, tekrar bir pandemi etkisi altına girilmesinin havacılık endüstrisinde çok daha yıkıcı etkiler ortaya çıkarabilir.
Bugün dünya genelinde 24/25 bin civarında aktif yolcu ve kargo uçağının havayolu taşımacılığında kullanıldığını ve önümüzdeki 10 yıl içerisinde bu sayının 35 bine kadar yükseleceğini göz önüne alırsak, havacılık sektöründeki sürdürülebilir büyüme planlarının hayata geçirilme arzusunu görebiliriz.
Kendi açımızdan baktığımızda; Türkiye'deki havayollarının krizin etkisini, diğer birçok ülkeden daha iyi şekilde attığını, hali hazırda filolardaki uçakların yüzde 95'inin aktif olarak hizmet verdiğini ve buna bağlı olarak pozitif bilançoların geleceğe dair umutlandırdığını söyleyebiliriz.
Bugün 388 uçağı olan THY'nin, teslimatı geciken ve planlı teslimatlarla birlikte önümüzdeki yıl 35 yeni uçağı filosuna dahil edeceğini biliyoruz. 35 rakamı belki tek başına bir şey ifade etmeyebilir ancak sadece bir yıl içerisinde THY'nin 2003 yılındaki toplam 65 uçağının yarısından fazlasının filoya dahil edeceğini söylediğimizde, sayı çok daha anlamlı hale gelebilir. Elbette filodan çıkacak uçakları da hesaba katmamız gerek. Öyle olsa bile THY’nin 2023'teki uçak sayısının 410'un üzerinde olacağı kesin... Planlı teslimatlar dışında, yıl içerisindeki fırsat uçakların da filoya dahil edilebileceğini göz ardı etmemek gerek ki, bu fırsat uçaklarından bu yıl içerisinde bir hayli alındığını biliyoruz.
Aynı şekilde Pegasus Havayolları'nın da kendi ölçeğine göre, bugünkü filonun 5'te birinden daha fazla yeni uçağı (21 adet) önümüzdeki yıl filoya dahil etme planı var. Eğer bu gerçekleşirse 100 uçaklık filo sayısını geçen ilk özel havayolu şirketi Pegasus olacak.
Sunexpress'in de Boeing 737 MAX siparişlerinin teslim alınmaya devam etmesi ile onlar da önümüzdeki yıl 70'in üzerinde uçakla operasyonlarını sürdürecek.
Pandemi döneminde altın çağını yaşayan kargo şirketleri için aynı büyüme rakamlarının sözkonusu olacağını düşünmüyorum. Yolcu uçaklarının devreye girmesiyle, uçak altı kargo taşımacılığının büyük oranda geri dönmesi, genel olarak kargo yükünün yüzde 70'ini oluşturan uçak altı kargoyu da devreye sokacağı için, kargo sektörünün stabil seyrinde devam edeceğini ve olağanüstü büyüme olmayacağını da eklemek gerek.
Yolcu taşımacılığı yapan havayolu sektöründeki iştahın, küçük ölçekli havayolu şirketlerinde de ufak tefek kıpırdamalara neden olduğunu görebiliyoruz. Yıllardır 5 uçaklık filo ile az olsun benim olsun mantığı ile operasyon yürüten Tailwind Airlines'in, filoyu yüzde 20 oranında büyütme planları var.
Diğer taraftan Antalya merkezli kurulan Southwind Airlines'in bugün filosundaki iki adet Boeing 777 ve bir adet Airbus 321’e ek olarak 5 yeni Boeing 737 MAX ile birlikte toplamda 7 civarında uçağı daha alma planları söz konusu...
Bütün bunları alt alta koyduğunuzda Türkiye'deki uçak sayısı önümüzdeki yıl ciddi şekilde artmış olacak. Havayolu şirketleri yeni filolar ile birlikte operasyon gücünü artırırken diğer taraftan da istihdam fırsatları ortaya çıkacak.
Şu anda sanıyorum Türkiye'deki havayolları arasında pilot ya da kabin memuru ilanı vermeyen veya aktif olarak ilanları yayında olmayan bir iki şirket var. Onun dışındaki tüm şirketler yaz sonu itibariyle istihdam planlarına yönelik hamleleri yaptılar. Ancak bunun özellikle pilot istihdamı konusunda yeterli olmadığı ortada...
Özellikle tecrübeli pilot konusunda hala ihtiyaç devam ediyor. Tecrübesiz pilot arzı ihtiyacın üzerindeyken... Ama tecrübeli pilot konusunda arz/talep dengesinin bozulduğunu görebiliyoruz. Bu arada havayolları arasında el altından transferlerin yapıldığı ve riskli görünen bazı havayollarından daha güvende olacaklarını düşündükleri diğer şirketlere pilot akışı olduğunu söylemek mümkün. Bu durum, pilot kaybeden şirketler için ciddi bir tehlike anlamına da geliyor aynı zamanda. Kış aylarında körfez havayollarının da topa girmesiyle piyasanın çok daha hareketleneceğini sanıyorum.
2022 yazından daha hareketli olması beklentisi olduğu için 2023 yılı planlarının aksamaması adına, şirketlerin öncelikli çözmesi gereken mesele bu... Uçak temininden daha zor olan şu durumda, pilot temini... Bazı şirketler için bu süreç dramatik sonuçlar doğurabilir. Transfer yasağının başlayacağı 1 Nisan'a kadar havayolları arasında enteresan pilot geçişleri yaşanabilir. Ve son çare olarak sanırım yabancı pilot kartı gündeme gelecektir. Gönül ister ki yerli kaynaklarla sorun çözülsün fakat görünen tabloda özellikle dövizle maaş verebilen şirketler için yabancı pilot istihdamı kaçınılmaz gibi...
Facebook Yorum