Bugün gelinen noktada çalışanlara ya da kör topal devam eden grev sürecine, o grevdeki çalışanların geleceğine yönelik en küçük bir fikir önerisi sunamazken muhalif olmayı 24 rakamına ve bir pos bıyığa kadar indirgeyenler sendikanın geleceğinde nasıl bir rol oynayacak merak içindeyim.
Mesela siz hiç muhalefet kanadından, " Grev çalışanların can simididir, greve sahip çıkın" diyen birini duydunuz mu? Ya da grev her gün kan kaybederken zor durumdaki çalışanlar grevi bırakıp işine geri dönerken, " Durun arkadaşlar, davanızı terketmeyin" dediler mi? Demediler çünkü muhalefetin gözünde bu çalışanların değil Ayçin yönetiminin grevi... Eğer grev başarılı olursa Ayçin prim yapar, başarısız olursa Ayçin kaybeder... Bu da bizim işimize gelir. Mantık aynen bu!
Bu arada Atilay Ayçin'in durumunu "24 yıllık köhnemiş zihniyet" olarak niteleyen Gökkuşağı Hareketi'nin, işaret ettiği 24 yılın 20'nci yılında Ayçin ile kol kola olması da ironik bir durum değil midir? Şimdi sormazlar mı, " Kardeşim 20'nci yılında ağam paşam dediğin adam, 4 yılda mı köhnedi?" Köhnemenin limitini neye göre, nasıl belirliyorsunuz? Eğer siz yanındaysanız sorun yok, ama karşısındaysanız köhnüyorlar mı? Böyle midir muhalefet anlayışınız?
Muhalefetin tutarsızlığı bu seçimlerde mutlaka Atilay Ayçin'in lehine olacaktır. Geriye doğru baktığınızda Sabiha Gökçen Havalimanı'nda bin civarı çalışan sendikanın başarısız operasyonu sonucu işinden olmuş, başarısız bir eylem sonrası 305 kişi işten atılmış, 16 bin çalışanlı şirkette sadece bin kişi sendikaya destek vererek greve 'evet' demiş, THY dışında tek bir şirkette örgütlenilememiş ama buna rağmen muhalefet delege seçimlerinde nal topluyor!
Muhalefet bir defa çalışanların gözünde net bir profil ortaya koymaktan uzak bir görüntü sergiliyor. Çalışanların gözünde flu bir muhalefet varken, tam aksine çok net bir Ayçin yönetimi var. Beğenirsiniz ya da beğenmezseniz Ayçin'in en büyük avantajı yönetimle sürekli kavga halinde olmasıdır. Fotoğraf nettir. Akıllarda soru işareti yoktur. Ama diğer tarafta böyle mi? Birleştiler, ayrıldılar, sen başkan olacaksın ben başkan olacağım türü kayıkçı kavgası eksik olmayan bir muhalefet!
Siz kayıkçı kavganıza devam ede durun Ayçin'in atı alıp Üsküdar'ı geçmesi yakındır...
PİLOTLARIN KONUŞMA YETKİSİ VAR MI?
THY'nin kaçırılan pilotlarını kurtarıldıktan sonra öyle bir hale getirdik ki, şu anki manzaraya göre MOBESE kamerasının karşısına geçip demeç verecek durumdalar... THY'nin böyle bir kurum kültürü yokken pilotların her arayan gazeteciye demeç vermesi pilotlara birileri tarafından 'konuşun, güzel şeyler söyleyin' talimatı verildiğini düşündürmüyor mu? O zaman bundan sonra herhangi bir olay sonrası pilotların basının bilgi istemesi halinde, ' Konuşma yetkimiz yok' demesi gibi bir mazereti de olmayacaktır. Çünkü görüyoruz ki böyle bir yetki var ve kullanılıyor!...
GAZETECİ OLMAK!
Talpa'nın kaçırılan pilotlarla birlikte düzenlediği basın toplantısında bir emekli pilot mikrofonu eline alıyor ve : " Ben bir gazeteci ve sizin bir meslektaşınız olarak..." diye başlayan bir cümle kuruyor. Son dönemde elindeki lövyeyi, tornavidayı bırakan gazeteciyim diye ortada dolaşınca aklıma geldi, ben de kokpitte bir fotoğraf çektirip pilot olayım ya da bir tulum giyip teknisyen olayım... Nasıl fikir?
Facebook Yorum