THY'nin eski yönetim kurulu Başkanı İlker Aycı göreve geldiği ilk günlerde, hemen her fırsatta selefi Hamdi Topçu'nun filo politikasını yerden yere vurur, THY'nin birkaç yıl içerisinde onlarca uçak sipariş etmesini gereksiz bulur ve sık sık eleştirirdi.
Üstelik bunu yaparken, göreve geldikten kısa süre sonra filoya dahil edilen 300'üncü uçak için düzenlenen törende, "Bugün filomuza eklediğimiz 300. uçağımızla, uçak sayısı bakımından dünyanın 13. büyük havayolu şirketiyiz. Bu yılın sonuna kadar filomuza katılacak 39 yeni uçakla Türk Hava Yolları'nın, bu yönlü büyümesini sürdürerek, uluslararası düzeyde çok daha belirgin bir profil kazanacağına dair şüphemiz yok” ifadelerini kullanarak da eleştirdiği yönetim anlayışının PR kaymağını yemekten de geri durmazdı. Turkish Cargo için kendisinden önce sipariş edilen uçaklarla ve o günlerde ortaya konulan vizyonla ortaya çıkan mirası devralıp THY'nin pandemi dönemindeki kargo başarısının kaymağını yerken de, "hem yerim hem derim" tarzı bir yaklaşım sergiliyordu.
THY'nin son genel kurulunda onun halefi Ahmet Bolat'ın, kendisinden önceki tüm yönetimlerin haklarını teslim ederek, "THY'nin bugünlere gelmesi tesadüf değil, bakkal bile yönetemez diye eleştirilen yöneticilerin eseridir" diyerek, erdemli bir yönetim anlayışının nasıl olması gerektiği konusunda adeta selefine ders veriyordu.
İki yönetici arasındaki yönetim anlayışının en sarih özeti bu... Bir tarafta, hem önceki yönetimi yerli yersiz eleştiren bir yönetim kurulu başkanı, bir tarafta ise ayırt etmeksizin kendisinden öncekilerin hakkını teslim eden anlayış... Dağlar kadar fark var.
THY'de Ahmet Bolat'ın göreve gelmesinden sonra yaşanan atamaları ve organizasyon değişikliklerini dikkate alırsak aslında Ahmet Bolat'ın, eleştirmek için onlarca konu başlığı olduğunu görebiliriz. Fakat Bolat, kendisinden öncekileri kamuoyunun önünde tabiri caizse gömmek yerine sadece işine odaklanıp düzeltilmesi gereken noktaları bir bir yoluna koymak için çaba sarfediyor. Mesela basının karşısına çıkıp, liyakatsız atamalardan selefini alenen sorumlu tutmuyor, kişiye özel uydurulmuş gereksiz koltukları lağvederken, o koltuklarda oturanlara tüyü bitmemiş yetimin hakkının yıllarca peşkeş çekilmesine tek laf etmiyor. Aile içi meseleleri açık etmiyor " kol kırılır yen içinde kalır" diyor.
Beşinci yıldıza giden bir şirketi alıp üç yıldıza düşüren, 22 milyar dolarlık marka değeri olan THY'yi 16 milyar dolar seviyesine düşüren İlker Aycı, bugün yaşanan atamaları ve orgizasyon yapısının olması gerektiği gibi neredeyse sil baştan değiştirildiğini gördüğünde İlker Aycı'nın neler hissettiğini merak ediyorum. Acaba, içten içe, "Ne çok hata yapmışım" diyor mudur mesela?
Evet, kendisi THY'nin en uzun süre görevde kalan yönetim kurulu başkanıydı ve bununla da sürekli kendisini över, övülmek isterdi. Kendisine yakın kalemşörlere ücretsiz business class seyahat imkanları sunarak da bunun halkla ilişkiler kısmını da layıkıyla yürütürdü. Ancak bugün ortaya çıktı ki, süslü cümlelerin arkasında, THY'nin kurum kültürü yerle bir edilmiş, alışılagelmiş şirket teammülleri yok sayılmış, liyakat sadece lafta kalmış ve yedi yıl boyunca THY adeta Ali Baba'nın çiftliğine dönmüş... Hamdi Topçu'nun da kitabında tasvir ettiği gibi, "Ambalaj güzel, içi boş" sözleri ete kemiğe bürünmüş....
Onun prenslerinden bir isim vardı. Güvenlik görevlisi iken "liyakatsizlik nedir" sorusunun tam karşılığı olacak şekilde basamakları üçer beşer tırmanan bir isim... Bilinen tek özelliği Atatürk'e hakaret etmek olan bir kişinin siyasi gücünü arkasına alarak kendisi için oluşturulan bir koltuğa oturan ve o koltukta oturduğu sırada, minnet borcunu ödemek için bu kişilere ve hatta ülke gündemindeki çok önemli bir olayın failleri için bile, görevini kötüye kullanarak VIP salonunu yol geçen hanına çevirten bir isim... O kişinin THY'den uzaklaştırılması THY'nin son yıllarda yaptığı en önemli hamlelerden biridir. Elbette o kişinin THY'den uzaklaştırılmasının altında yatan sebeplerin bir gün tüm çıplaklığıyla ortaya çıkacağına inanıyorum. Bu zat hakkında hazırlanan dosyanın, binlerce dolarlık saat hediyelerinin ve çirkin ilişkiler ağının açığa çıkacağı günü merakla bekliyorum. Eğer bir gün bir yönetim eleştirilecekse aldığı uçaklarla değil, liyakatsiz atamalarıyla, o liyakatsizlere ihdas edilen ballı koltuklarla, kurum kültürünün yerle bir edilmesindeki sorumsuzluklarıyla eleştirilmelidir. O eleştirileri kimin hakettiği de tüm çıplaklığı ile gözler önündedir.
Facebook Yorum