06 Haziran 2022, Pazartesi
Çetin ÖZBEY
Çetin ÖZBEY [email protected]
  • Ne kadar uzatıyorsunuz vermek , karşı tarafa iletmek istediğiniz mesajınızı . Gerçekten yarıda kesiyorum yazılarınızı .
  • Ülkemizde 'babana bile güvenme'den başka nice muhteşem ! atasözleri de mevcut,örneklerini her yerde okuyabilir,duyabilirsiniz. Böyle atasözleri olan,her şeyin para ve çıkar olarak görüldüğü,para,makam vs ulaşmak için yalan söylenmesi,iftira atılması,arkadan dümen çevrilmesi vs gibi her yolun mübah sayılmasının marifet olduğunun taa çocukluktan başlayarak toplumun kafasına yerleştirildiği,insanların cebindeki parayla,makamla,çalıştığı iş,oturduğu muhit,kullandığı araba,telefon,giydiği marka kıyafet,görüş vs ile ölçüldüğü bir ülkede insanlar birbirlerine nasıl güvensin,birbirlerini sevsin,inansınlar? Acı ama gerçek bu maalesef. Saygılar.
  • Biz 6000 tl ile 5 nüfus ay sonunu getirmeye calışıyoruz , kime niye güvenelim, 3000 kira 1000 faturalar kalan 2500 tl ile 5 nüfus geçin geçinebiliyorsan,kimsenin umurunda değil, o yüzden kimseye güvenmeye gerek yok.
  • Fıkra bu. Kimse septik tepkiler vermesin? Oldukça zengin ama yaşını almış dul bir hanım gece rüyasında Azrail'i görmüş. Azrail ona, hazırlan, çok yakında canını almaya geleceğim demiş! Kadın, ay lütfen daha çok gencim, bana biraz daha süre veremez misin? diye sormuş. Azrail'in "ne kadar daha yaşamak istiyorsun?"sorusu üzerine, Kadın hiç değilse, 1 yıl demiş. Azrail de kabul etmiş, "1 yıl sonra görüşürüz" demiş gitmiş. Kadın kalan bir yılını bütün parasını harcayarak, gezerek, bol bol alış-veriş ve tatil yaparak geçirmeye karar vermiş ve sabah uyanır uyanmaz ilk iş kuaföre koşturmuş. En pahalısından saç ve el yüz bakımı makyaj yaptırmış. Kuaförden çıkıp yola adımını atar atmaz, bir arabanın altında kalıvermiş. Yani ölmüş! Araf'ta Azrail ile karşılaşmış ve hemen sitem etmiş. Hani bir yılım daha vardı? Neden sözünde durmadın? Neden canımı aldın diye sormuş. Azrail, kız haspa, o sen miydin?. Vallahi tanıyamadım! demiş. Kıssadan hisse: Azrail'e de güvenemezsin.
  • Kime güveneceğiz? THY özelinde veya Türkiye genelinde kime güveneceğiz? Yaşanmış bunca kötülük, hainlik, korkaklık ve kaypaklık orta yerde dururken. Ben artık kişilere değil, kurallara ve ilkelere inanıyorum. İlla bir insana güvenmem gerekiyorsa da, kendime güveniyorum.

Bu Devirde En Çok Azrail’e Güveneceksin En Azından Niyeti Belli.

Malum enkaz aldık edebiyatı birçok siyasinin sığınağıdır. Anavatan partisi döneminde Günaydın gazetesinde bir manşet vardı. Hiç unutmam. “Enkaz devraldık ama söyleyemiyoruz “ Nasıl söyleyememekse. Ama bu gün bu sözü kimse söyleyemez. 20 senedir her kurumun başına gelen aynı partiden. Bakan değişse, bu sözü edemez. Ancak kendisine duyulan güven için teşekkür eder. Zira her gelen, o görevden ayrılanın bir devamı. Aynı siyasi görüşün insani.  Bürokratlar mı dediniz? Cevap bile vermiyorum. THY’ de bir dönem yaşanmıştı.  Allah bir daha yaşatmasın. Nöbeti devralan biz giden yönetimin devamıyız demişti ilk seslenişinde. Çalışanlar gidenlere güven duymadığı için maça 3-0 mağlup başlamıştı yeni gelen. Evet, hayli fazla  kasti faulden yaptıktan sonra daha maç bitmeden tepedeki en büyük hakem onu oyun dışı etti.  Bu uygulamanın adına da istifa dendi.

Şu anda başta bulunan YK Başkanı böyle bir söz söylemedi söylemesine ama aşağısı sakal yukarısı bıyık.  Bunu açıklıkla söylemiyor ama hissettiriyor gibi.  Evet, ben hatalı düşündüm. Beklentim, eşyanın tabiatına aykırıydı. Bu yaşta böyle hata olur mu derseniz. Maalesef oluyor. Benim ki iyi niyetlilik desem pek değil. Kendimle ilgili daha fazla menfi yakıştırma yapmama ise gönlüm razı değil. Evet, aldatılmak kötü, ama beni kimse aldatmadı. Kimse bana herhangi bir söz de vermedi. Daha kötüsü, ben kendi kendimi aldattım. Ortada inanacak pek bir şey yokken inandım. Berber mi hatalı yoksa müşterisini mi?

Yeni bir işe başlayınca önceki dönemlerde yanlış yapılan bir işi kucağında bulmak ne kadar zordur değil mi? İnsanlar o konunun düzeltilmesini yeni gelenden bekler. Oysaki planlamasından, uygulamasına kadar içinde olmadığı bir konudur. Hele hele söz konusu yaptırımın düzeltilmesinin sonucunda gereken tercih ortaya sakal ve bıyık konumunu çıkartacak ise. Ömür boyu sakala bağlı kalan, beklide onlar sayesinde var olan yöneticiler için tercih sonucu açıklıkla belli olan zor bir iş değil mi?. Yeter ki ikide bir hak ve adaletten gem vurmasın. Sessizce otursun, diğer işlerine baksın. Tercihinin sonucunda kaybedeceği tek şey bir kısım çalışanların benim gibi kendi kendilerine  yitirdikleri  güveni olur. O da önemli değil? Nasıl olsa balık hafızalı insanlar onu da unutur. Tüm icraatına (?) rağmen bir önceki tepe yöneticiyi hatırlayan var mı? Yok.

 “ Babana bile güvenme “ hiç dünyanın herhangi bir ülkesinde böyle bir atasözü / özlü söz duydunuz mu? Ben duymadım. Çok sordum, soruşturdum, ben biliyorum, falan ülkede benzeri bir söz var diyen bile çıkmadı. Yalnız bir yerde rastladım, sözün başına iki kelime koymuşlar. Bu devirde babana bile güvenme olmuş bu söz. En çokta Yahudiler kullanırmış. “ Başka insanlara duyulacak olan güven duygusunun temelinde kendine güven yatar. Kendine güvenmeyen insan başkalarına güvenemez. Kendi güvenilir olmayan insan da başkalarına güvenemez. Halk arasında yaygın bir deyiş vardır “ Babana bile güvenme.” Biz eğitim programlarımızda ” ‘Babana bile güvenme’ diyen insana güvenme” diyoruz. ( Acar Baltaş

İnsanlarımız artık birbirlerine olan güven duygusunu yitirdiler. Birbirimizi sevmiyor ve saygı duymuyoruz ve de inanmıyoruz. Buna samimiyetle hayır diyecek kimse çıkar mı? Zannetmiyorum. Eh bu durumda babamıza da güvenecek değiliz ya.

İnsanlar, birbiri ile bir adım öte çalıştıkları iş yerlerinin yöneticileri ile ve de iş yaptıkları firmalar ile nasıl iyi ilişki kurar?

Etrafımızda görücü usulü ile evlenen insanlar hayli çok değil mi? Birbirini tanımayan iki insan senelerce bir arada olacak ve yaşam boyu iyi veya kötü günlerde birbirine destek olacak. Hayli zor bir iş değil mi? Ama yaşıyorlar. Ve de üstelik büyük bir çoğunluğu da mutlu.

Bu mutluluğun temelinde yanlız bu insanların birbirine zamanla duyduğu, aralarında bu süreçte oluşan sevginin bulunduğunu söyleyebilirmiyiz?  Benim görüşüme göre bu insanlar önce birbirine güvenip, bu güven duygusunun tesisinden sonra sevgi tohumunu bu münbit toprağa dikmişler ve bunu birlikte sulamışlardır.

Bir çocukluk arkadaşımızla, devam eden dostluğumuzun karşılıklı fayda ilişkisine dayandığını nasıl düşünebiliriz ki? Bu dostluğun, bu güne kadar süren devamlılığının ne denli büyük denemeler sonunda oluştuğunu bir düşünün. Geçmiş senelerin muhasebesini yapıp bunları bu gün sıralayabilir miyiz teker teker? Tabii ki hayır. Bu uzun denemeleri takiben aramızda oluşan güven duygusunun  büyüklüğü, sarsılmazlığı değilmidir bu güzel arkadaşı vazgeçilmez yapan.

Bir de kendisinden başka kimseye güvenmeyen, her olayda daha ilk adımda yapısına hakim olan güvensizliği sergileyen insanları düşünelim. Ben bu yaradılışda olan ve de bunu her olayda sergileyen kimselerin aslında kendilerinin güvenilir olmadıklarını düşünürüm. Bu tür insanlardan hep uzak olmayı yeğlerim.

Özellikle şüphenin ve güvensizlik duygusunun genç beyinlere hakim olabilmesini bir türlü anlayamıyorum. Genç kardeşlerimde bu tarzı görmekten, hissetmekten üzüntü duyuyor ve bir ömrün, güzel olmasını dilediğim pırıl pırıl bir yaşamın  bu yıpratıcı yapı ile nasıl zor geçeceğini onlar adına düşünüyor, üzülüyorum.

Bir önceki özel veya iş ilişkisinde üzülen, aldatılan insanın yaşamının geri kalan bölümünde tüm insanlardan kuşkulanması nasıl bir duygudur ki? Düşünün tüm iş yaşamınızda yanınızda çalışan hiç kimseye güvenmemek gibi bir durumdasınız? Herkese, birlikte çalıştığınız herkesin yaptıkları her işe kuşku ile yaklaşacaksınız. Belki de daha ileri gidip herkesin sizi aldatmak için seferber olduğunu düşüneceksiniz. Bu cenderenin içerisinde mutlu olmanız kolay değil. Zamanla bu çelik kafes nefes alamayacak kadar sıkıştıracaktır sizi. Uzun seneler sonra ise sizi çevreleyen cendereyi kırarak rahatsız edici bu ruh halinden kurtulmanız ise mümkün olmayacaktır. Yaşam bu değil. İnsanlara yeniden güvenmeye alışmak gerek.

Stephen Covey’e göre: “Güven, insan isteklendirmenin (motivasyonunun) en yüksek biçimidir. İnsanların doğasında var olan “iyi” ve “güzel”i ortaya koymalarına imkân verir.” Güven duygusu, iş isteklendirme  (motivasyonu )  üzerinde bu kadar önemli olduğuna göre iş ortamında bu duygunun yaşanmasını sağlamanın nasıl mümkün olabileceğini yöneticilerin bilmesi gerekir.

Bir noktadan baktığımızda, insanların tümünün başkalarına güvenebileceği belirli ve sabit bir dünyada yaşamak için nefes aldığını görürüz. Böyle bir dünya var olmadığından, aynı insanların, örneğin sözleşme yapmak gibi ve buna benzer birtakım davranışları neden aşamalı olarak resmileştirme ve yasallaştırma eğiliminde olduklarını anlayabiliriz. Her türlü akitte karşılıklı güvenin önemi büyüktür. Sözleşmeyi imzalayan iki taraf arasında ya da daha genel deyişle şirket çalışanları arasında güvenin hiçbir şekilde inşa edilememiş olması, parçalanmayı da beraberinde getirir. Verilen sözün sistematik olarak tutulmaması zaten şirketin varlığını bile tehlikeye sokar niteliktedir.    ( Etudes dergisi -Michela Marzano- Filozof)

Evet, sevgili okurlar.

Bence güven duygusu insanları birbirine yaklaştırıyor. Onları birbirinden ayrılmaz hale getiriyor. Bu duygunun üzerine bina edilen sevgi ve karşılıklı saygının gerek iş hayatında ve gerekse özeldeki yaşam fırtınalarını atlatmada en önemli faktör olduğu açık değil mi?

Bu Devirde En Çok Azrail’e Güveneceksin En Azından Niyeti Belli.

Yorumlar Tüm Yorumlar (13)

Yani ~ 2 yıl önce
Ne kadar uzatıyorsunuz vermek , karşı tarafa iletmek istediğiniz mesajınızı . Gerçekten yarıda kesiyorum yazılarınızı .

Yanıtla

Kalan karakter 1000
Yani' ye ~ 2 yıl önce
Kardeşim, Önce 13 kelimelik yorumda kelimeleri uygun yerlere koyacak, sonra yazıyı tenkit edeceksiniz
CVP YANİ. ~ 2 yıl önce
BU YAZILARDAN TEK KURTULUŞUNUZ OKUMAMAK. SİZİN İÇİN DE BENİM İÇİN DE İYİ OLUR.
Sn Çetin bey ~ 2 yıl önce
Ülkemizde 'babana bile güvenme'den başka nice muhteşem ! atasözleri de mevcut,örneklerini her yerde okuyabilir,duyabilirsiniz. Böyle atasözleri olan,her şeyin para ve çıkar olarak görüldüğü,para,makam vs ulaşmak için yalan söylenmesi,iftira atılması,arkadan dümen çevrilmesi vs gibi her yolun mübah sayılmasının marifet olduğunun taa çocukluktan başlayarak toplumun kafasına yerleştirildiği,insanların cebindeki parayla,makamla,çalıştığı iş,oturduğu muhit,kullandığı araba,telefon,giydiği marka kıyafet,görüş vs ile ölçüldüğü bir ülkede insanlar birbirlerine nasıl güvensin,birbirlerini sevsin,inansınlar? Acı ama gerçek bu maalesef. Saygılar.

Yanıtla

Kalan karakter 1000
CVP SN. ÇETİN B.. ~ 2 yıl önce
TEŞEKKÜR EDİYORUM. SAYGI BENDEN
Tgs ~ 2 yıl önce
Biz 6000 tl ile 5 nüfus ay sonunu getirmeye calışıyoruz , kime niye güvenelim, 3000 kira 1000 faturalar kalan 2500 tl ile 5 nüfus geçin geçinebiliyorsan,kimsenin umurunda değil, o yüzden kimseye güvenmeye gerek yok.

Yanıtla

Kalan karakter 1000
Tgs yazana ~ 2 yıl önce
İktidara oy verenler,iktidar torpiliyle iş bulanlar şikayet etmesinler,tepkilerini işverene ve iktidara göstersinler,gösterebilirlerse tabii...
AZRAİL ~ 2 yıl önce
Fıkra bu. Kimse septik tepkiler vermesin? Oldukça zengin ama yaşını almış dul bir hanım gece rüyasında Azrail'i görmüş. Azrail ona, hazırlan, çok yakında canını almaya geleceğim demiş! Kadın, ay lütfen daha çok gencim, bana biraz daha süre veremez misin? diye sormuş. Azrail'in "ne kadar daha yaşamak istiyorsun?"sorusu üzerine, Kadın hiç değilse, 1 yıl demiş. Azrail de kabul etmiş, "1 yıl sonra görüşürüz" demiş gitmiş. Kadın kalan bir yılını bütün parasını harcayarak, gezerek, bol bol alış-veriş ve tatil yaparak geçirmeye karar vermiş ve sabah uyanır uyanmaz ilk iş kuaföre koşturmuş. En pahalısından saç ve el yüz bakımı makyaj yaptırmış. Kuaförden çıkıp yola adımını atar atmaz, bir arabanın altında kalıvermiş. Yani ölmüş! Araf'ta Azrail ile karşılaşmış ve hemen sitem etmiş. Hani bir yılım daha vardı? Neden sözünde durmadın? Neden canımı aldın diye sormuş. Azrail, kız haspa, o sen miydin?. Vallahi tanıyamadım! demiş. Kıssadan hisse: Azrail'e de güvenemezsin.

Yanıtla

Kalan karakter 1000
Ecel birdir tagayyür etmez ~ 2 yıl önce
Beyefendi dini hakikatler böyle uydurma ve itikadımıza aykırı fıkralarda malzeme olamaz. Meselenin ehemmiyetine binaen yorumunuzu ivedilikle silmenizi istiyoruz. Kimse birbirinin dinini imanını tahkir etmesin.
Tagayyür efendiye ~ 2 yıl önce
Adam, fıkra bu demiş. Septik tepki vermeyin demiş. Anlayamadın mı?
Ecel birdir diyene ~ 2 yıl önce
Sen hangi dilden konuşuyorsun ben anlamadım kullandığın kelimeler eski Türkçe mi senin gibi.Bu arada adam mizah demiş neyini anlamadın , tekrar tekrar oku anlayacaksın. Ama önce at gözlüğünü çıkar öyle oku. Göreceksiniz dinimize hiç bir hakaret yok.Burada mizahi bir üslup kullanılmış.alo ordamısın ses ver. Tövbe tövbe
Yahu ~ 2 yıl önce
Ne eceli, ne tagayyür ü ne hakikati sen neyin kafasını yaşıyorsun iyimizin kardeşim.Adam mizah yapıyor sen nerelerde geziniyorsun.
Pardon! ~ 2 yıl önce
Kime güveneceğiz? THY özelinde veya Türkiye genelinde kime güveneceğiz? Yaşanmış bunca kötülük, hainlik, korkaklık ve kaypaklık orta yerde dururken. Ben artık kişilere değil, kurallara ve ilkelere inanıyorum. İlla bir insana güvenmem gerekiyorsa da, kendime güveniyorum.

Yanıtla

Kalan karakter 1000

Yorum Gönder

Kalan karakter 1000