Dünyanın hangi ülkesinde, bir şehre büyük bir havalimanı yapıldığı için onlarca üniversitede, bir değil beş değil, onlarca havacılık bölümü açılır?
Bugün Türkiye'de, bir çoğu ticarethane zihniyeti ile işleyen 80 civarında üniversitede, havacılık sektörüne yetişmiş iş gücü sağlamak için çok sayıda havacılık bölümü varsa, bunun yarısından fazlası 2013 yılında üçüncü Havalimanı ihalesi yapıldıktan sonra açılmıştır. Hatırlarsanız, henüz İstanbul Havalimanı açılmadan önce, üniversiteler reklamlarını "üçüncü Havalimanı açılacak, 100 bin yeni çalışana ihtiyaç olacak" şeklinde yaparak havacılık bölümlerini öğrencilerle doldurdular. Bu arada İstanbul Havalimanı alımları nereden yaptı, Eyüp Belediyesi'nden!
Açılan her bölüme, bir sonraki yıl yenileri eklendi. Eskiden sadece bir elin parmakları ile ifade edilen havacılık bölümü bulunan üniversite sayısı onlarla ifade edilir oldu.
Ne var bunda, fena mı oldu diyenler olabilir.
Elbette havacılık için gerekli olan insan kaynağının üniversitelerde yetişmiş iş gücünden karşılanmasına itirazımız olmaz ancak burada çarpık bir sistem vardı ve bugün geldiğimiz noktada o çarpık sistemin mağduru gencecik binler var.
Her yıl, o bahsettiğim üniversitelerin; havacılık yönetimi, kabin hizmetleri, hava ulaştırma işletmeciliği, uçak teknolojisi, motor, gövde vs gibi bölümlerinden üç bin kişi mezun oluyor.
Normal zamanlarda bu kadar mezuna istihdam sağlamanın mümkün olmadığı bir durumda, pandemi ile birlikte işler daha bir sarpa sardı. Geçen yıl mezun olan üç bin kişiden neredeyse tamamına yakını iş bulamadı. Üzerine bu yıl mezun olacak üç bini de ekleyelim... Üniversiteler, binlerce lira yıllık eğitim öğretim parası alarak kontenjanları doldurma gayretindeyken, "Bu kadar mezun öğrenci nerede iş bulacak?" diye düşünen olmuyor maalesef...
Bırakın iş bulmayı bu öğrencilere staj yaptıracak şirket bulunamazken, üniversitelere her yıl yeni bölümlerin açılmasına, açık olan bölümlerin kontenjanlarını yükseltilmesine neden müsade ediliyor, bunu da anlamıyorum.
Ticarethane mantığı ile işletilen bölümlere binlerce lira yatıran ve bir umut iş bulma hevesinde olan öğrencilerin çığ gibi büyüyen işsizler ordusuna katılma olasılığı kimseyi rahatsız etmiyor anlaşılan.
Bugün sadece 15 civarında pilotaj eğitimi veren üniversite seviyesinde eğitim kurumu var. Bunlara özel kursları da eklerseniz, pilot yetiştiren eğitim kurumu sayısı sayısı 30'u buluyor.
Toplamda 100'ü aşan okul ve kursun sektöre insan pompaladığı bir sistem, böylesine kriz sürecinde mağdurlar ordusu yaratmaktan öte ne işe yarar?
Bu arada bahsettiğim üniversitelerin ve bazı eğitim kurumlarının verdiği eğitimin kalitesine de hiç girmeyelim. Bir etek dolusu para ile öğrenci kaydeden okulların içi hem akademik kadro hem de teknik alt yapı açısından bomboş... Hatta hava trafik kontrolörlüğü bölümü açan bir üniversite, "Önce öğrenciyi alalım sonra yetkiyi alırız" diye işe başladı ama o bölüme alınan öğrenciler mezun olmalarına rağmen hala yetki falan ortada yok. Dolayısıyla öğrencilerin elindeki diploma, okudukları alan için sadece çöp! Bu zihniyetle işler yürür mü?
Şunu kabul ediyorum. Havacılıkta yakın zamana kadar yetişmiş iş gücü ihtiyacı çok fazlaydı ve makul seviyede okullar açılarak bu iş gücünün karşılanması gerekiyordu ancak bugün arz talep dengesi alt üst olmuş bir sektörde, bırakın yeni iş alanlarının açılmasını ve yeni istihdam sağlanmasını, mevcut istihdamı korumanın bile zor olduğu malum iken, bu öğrenciler ne yapacak, geleceğe nasıl umutla bakacak?
Binlerce işsiz adayının hayalleri, ailelerine karşı mahcubiyetleri, ekonomik açıdan yaşayacakları zorluklar ne olacak?
Sesli düşünüyorum...
En azından bir sonraki yıl kontenjan azaltma ya da bazı bölümleri tamamen durdurma şeklinde bir önlemle, birikmiş mezunların iş şansı yükseltilemez mi?
Sadece bir fikir...
Facebook Yorum