Türkiye'nin tarımsal politikası ile eğitim politikası arasında ironik bir bağ söz konusu... Patatesin para ettiğini gören çiftçi, ertesi yıl çok para kazanacağını umarak varını yoğunu, bütün emeğini patatese yatırır. Bütün çiftçiler aynı şekilde düşündüğü için de o yıl patates para etmez, soğan iyi para eder. Bu kez çiftçiler, bir yıl sonraki hasatta soğandan voleyi vurma planı yapar... Bütün çiftçiler aynı planı yaptığı için bu kez soğan para etmez, domates para eder...
Sonuçta maliyetini dahi kurtarmayan patatesler, soğanlar ya ederinin çok altında elden çıkarılır ya da depolarda veya tarlalarda çürür... Tarım arazilerinin ekilmesine yönelik sistemli bir politika olmadığı için aynı döngü yıllardır süregelir... Benzer görüntü eğitimde de geçerli... Bir zamanlar özel televizyon kanalları açıldığında, ülkenin dört bir köşesinde üniversitelerde iletişim fakülteleri açılmaya başladı. Ben dahil hepimizin hayali o günün ünlü gazetecileri gibi olmaktı ve bunun için de iletişim fakültelerini tercih ettik. Yüksek puanlarla yerleştiğimiz bölümün, önce yavaş yavaş puanları düştü, popülaritesi azaldı ve bir süre sonra da sıradan bölümler haline geldi... Her biri, gazeteci veya televizyoncu değil işsizler ordusuna nefer yetiştirmeye başladı. Şu anda da sanıyorum ancak çok şanslılar, üç otuz paraya sektörde iş bulabiliyor.
Aynı şeyi bugünün havacılık eğitimi veren üniversitelerinde de görüyorum. Dünyanın hiçbir ülkesinde “havalimanı açılıyor” denilerek üniversitelerdeki bölümler pazarlanmamıştır. Maalesef biz öyle yaptık. THY'nin verdiği her uçak siparişinde birkaç bölüm birden açıldı. Pegasus büyüdükçe, yeni uçaklar alıp yeni hatlar açtıkça, zaten sektörün ihtiyacının çok üzerinde kapasite sunan o bölümlere yenileri eklendi. Bir şirket pilot alımı yaptığında, onu referans göstererek pilot yetiştirmek için yeni yeni organizasyonlar türedi. Aynı şekilde, bir iki derken, kabin memuru yetiştiren 51 üniversitede, Sivil Havacılık Kabin Hizmetleri bölümü açıldı ve sadece bu yıl 2 bin 900 öğrenci, kabin memuru olma hayali ile bu okullara kayıt yaptırdı. Üstelik havayolu şirketleri kabin memuru alımı yaparken bu bölümlerden mezun olanlara bir avantaj sunmamasına rağmen... Birkaç gün önce, şahsıma ait sosyal medya hesabından bir araştırma yapmak istedim. İbretlik geri dönüşler oldu. Son 15 yılda boyacı küpüne batırarak havacılık bölümlerinden mezun ettiğimiz üniversite öğrencilerinin bugün hangi işleri yapmak zorunda kaldığına inanamadım. Birkaçını paylaşayım...
“Uçak Motor Gövde mezunuyum, çiftçilik yapıyorum” “ Kabin hizmetleri mezunuyum, home office çağrı merkezinde çalışıyorum” “Pilotaj mezunuyum, bir mağazada tezgahtarım” “Kabin hizmetleri mezunuyum, bir otelde resepsiyon memuruyum” “Havacılık yönetimi mezunuyum, Mediamrkt'ta satış danışmanıyım” “Dispeçerlik bitirdim, yakın korumayım” “Uçak gövde motor mezunuyum, işsizim” “Pilotum çağrı merkezinde çalışıyorum” “Kabin hizmetleri mezunuyum, oto döşemeciyim” “Pilotaj bitirdim, işsizim” “Sivil havacılık Ulaştırma İşletmeciliği bitirdim, kasiyerim” “Uçak elektrik elektronik mezunuyum, ayakkabı mağazasında tezgahtarım” “Uçak gövde motor mezunuyum, garsonum” “Pilotum, bir inşaat firmasında forklift operatörüyüm” “Havacılık yönetimi mezunuyum, el emeği ürünler satıyorum” “Havacılık yönetimi mezunuyum, meyve fabrikasında çalışıyorum” “Havacılık üzerine iki bölüm bitirdim, havalimanında restoranda çalışıyorum” “Kabin hizmetlerini birincilikle bitirdim, satış personeliyim” “Pilotum, resepsiyon görevlisi olarak çalışıyorum” “Havacılık yönetimi mezunuyum, işsizim” “Pilotum, moto kuryelik yapıyorum” “2019'da pilotaj bitirdim, ABD'de uber şoförlüğü yapıyorum” “Uçak gövde motor mezunuyum, elektrikli scooter tamiri yapıyorum” “Kabin hizmetleri mezunuyum, yarım gün 50 TL'ye çalışıyorum” “Havacılık yönetimi mezunuyum, LCWaikiki'de kasa personeliyim”
Bunun gibi daha onlarcasından geri dönüş aldım. Birçoğu işsiz... Biraz şanslı olanlar, alanları ile ilgisi olmayan işlerde çalışıyor. Daha şanslı olanlar sektörde iş bulabiliyor. Ama kendi alanında iş bulanların sayısı özellikle pandemi sürecinde oldukça az... Sadece son iki yıl içerisinde binlercesi mezun oldu ve umutsuzca iş arıyor. Binlercesi de, bir diploma sahibi olabilmek için eğitimine devam ediyor. Mezun olunca ne iş yapacaklarını kendileri de bilmiyor. Sanıyorum onları mezun eden hocaları da, üniversite statüsünden çıkıp ticarethaneye dönüşmüş okulları da, YÖK de bilmiyor...
Bir çoğu umutsuz ve karamsar... Hedefledikleri kariyerin çok uzağındalar... Ve giderek daha da uzaklaşıyorlar, inançlarını yitiriyorlar. Onları o halde gördükçe kendime soruyorum... Elbette üniversiteler açılsın, üniversiteli havacılar yetişsin. Ama belirli bir kontenjan çerçevesinde, planlı ve programlı olsun bu... Şimdi binlerce işsiz genç mezun ettik bu okullardan... Ne olacak bu gençlerin istikballeri?
Patates değil ki çöpe dökesin, soğan değil ki tarlada bırakasın...
Facebook Yorum