Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Bolat, CNN Türk'te katıldığı bir programda merak edilen birçok konuya açıklık getirdi.
Çalışanların büyük bölümü primleri, bir diğer kesim de işe alımları merak ederken benim asıl odaklandığım nokta Türk Hava Yolları'nın büyüme stratejileri, Anadolujet ve özellikle bölgesel uçak kararı idi.
Bolat'ın açıklamaları sırasında, büyüme ve gelişme stratejileri ile birlikte bayrak taşıyıcıya katkı sağlayacak birçok yeni projenin heyecanını yaşadığını gözlemledim. Ilk televizyon tecrübesi olduğu için bazı noktalarda tam olarak anlatmak istediğini ifade edemediğini ekran tecrübesinin azlığına bağlıyorum. Ona rağmen, Türk Hava Yolları'nın geçmişte "çok laf, az icraat" günlerini anımsadım ve "önemli olan icraat" diyerek Bolat'ın sahadaki performansına odaklanılması ve izlenilmesi gerektiğini düşündüm.
THY'nin büyümesini ve gelişmesini tüm dünya gibi bizler de yakından takip ediyoruz. Geçmişte orta ve uzun vadede hedeflenen yolcu ve filo rakamlarını birkaç yıl öncesinden yakalayan THY'nin, birkaç yıllık pandemi molasından sonra yeniden hedeflerini ortaya koyması, moral ve motivasyon açısından önemli... Pandemiye ve onun öncesindeki bölgesel krizlere rağmen, yıllar önce konulan 450 uçaklık hedefe hemen hemen yaklaşılmışken şimdi ortaya 600 uçaklık hedef konuldu. O hedefin de başarılı şekilde tutacağını umuyor ve istiyorum.
Tabiki burada THY özelinde Türk sivil havacılığının yükselmesinin handikaplarının da iyi hesap edilmesi gerektiğini belirtmekte fayda var. Özellikle Anadolujet konusunda filo geliştirme kararlarının diğer şirketlere yansımasının nasıl olacağının iyi hesap edilmesi gerekiyor. THY'nin tek başına yükselişini alkışlarken iç pazardaki rekabetin kurallara uygun ve herkese eşit şekilde uygulanması konusundaki hassasiyetin öneminin altını da çizmek gerekiyor. Burada talep eden kadar, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'ne de büyük sorumluluk düşüyor. Oradaki hakkaniyetli ve iltimassız bir bölüşüm, sektörün kimyasının bozulmaması için belirleyici olacak.
Özellikle Sabiha Gökçen Havalimanı'ndaki ikinci pistin önümüzdeki yıl Mayıs ayından itibaren devreye girmesiyle Anadolu yakasında çetin bir rekabet ortamının tekrar ortaya çıkacağı kanaatindeyim. THY'nin geçmişte kırmızı kuyruk ile birkaç kez Sabiha Gökçen Havalimanı'nda base (üs) açma çabalarının boşa çıkmasına rağmen ikinci pist, metro ve yeni terminal ile birlikte bu iştahının artarak tekrar gündeme gelmesi olası...
İkinci bir üs açma konusunda pek de başarılı olduğunu düşünmediğim THY'nin Anadolujet ile birlikte network taşıyıcı olarak o pazara girmesi THY'ye ve Sabiha Gökçen Havalimanı'na çok şey katar elbette ama rekabet kurallarının göz ardı edilmesi istemediğimiz sonuçları da doğurabilir. Bunu da unutmamak gerekir.
BÖLGESEL UÇAK KARARI NE OLACAK?
Bir diğer konu ise bölgesel uçak kararı. Türk Hava Yolları bir süredir bölgesel uçak alma konusunda hem Airbus'ın 220 modeli hem de Embraer'in 195-E2 serisi için görüşüyor. Henüz bu konuda net bir karar verilmiş değil. Ancak Ahmet Bolat'ın ifadelerinden şunu anlıyoruz ki, her iki uçakta kullanılan motor modeli, bu iki uçağın tercih edilmesinin önündeki en büyük engel.
Biliyorsunuz Türk Hava Yolları, Airbus 320neo serisi uçaklarında Pratt&Whitney motorları kullandığı için sorunlar yaşamıştı. Aynı model uçaklarda CFM Leap motorları kullanan Pegasus ise uçakları sorunsuz kullanıyor.
Bu iki uçakta da Pratt&Whitney motorların kullanılması THY'nin bölgesel uçak kararının önündeki en büyük engel gibi duruyor.
THY, bir kez daha Neo serisinde yaşanılan sorunla karşılaşmaktan çekiniyor. Dolayısıyla bölgesel uçak tercihinde yoğurdu üfleyerek yiyor. Herkes iki uçaktan hangisi olacak diye düşünürken THY her iki uçağı da taça atabilir.
Aslında Ahmet Bolat’ın dediği gibi siparişten önce bir wetlease (ekiple kiralık) süreci akılcı olabilir. 2008 yılında Boeing 777-300ER uçaklarında uygulanan önce wetlease sonra sipariş süreci bölgesel uçakta da tercih edilebilir.
PRİM KONUSU KAPANSIN ARTIK
Prim konusunda, "Şuna prim ver, ona zam yap" vs türünden yazılardan çok hoşlanmıyorum. Şirket içi mesele olduğu için her şirketin o konudaki kararı, kendi iç dinamikleri çerçevesinde verilir ve kim ne derse desin vereceği varsa zaten verir. Vermeyecekse de ne denilse boş, vermez... Ama bu prim meselesi biraz fazla uzadı. THY kime ne verecekse bir an önce verip bu prim meselesini tamamen kapatmalı... Şu anda kokpitte, hangarda, galleyde tek konu bu... Prim aşağı prim yukarı... Bu konuyu gündemden düşürmek Ahmet Bolat'ın elinde... Çalışanlar prim konuşmaktan işlerine motive olamıyor neredeyse… Rakam neyse bir an önce açıklansın ve herkes artık işine gücüne odaklansın. Yoksa Kasım ayına kadar prim konusundan çok çekeceğiz...
Facebook Yorum