05 Şubat 2024, Pazartesi
Bilal YILDIZ
Bilal YILDIZ [email protected]
  • Bu yorum eleştiri sınırlarını aştığı için sansürlenmiştir.
  • Yaaaa bırakın bu lafları 25 yıl çalışmışsın birikim yapmamışsın sonra beni neden emekli ediyorsun benim verimli çağım ayakları, sen veriminin değil paraya ihtiyacın olduğu için çalışmak istiyorsun. Hak edeni göndereceksin.
  • Kiymetli ve bilgilendirici yazilariniz icin tesekkurler. İlgiyle takip ediyoruz.
  • Yalan rüzgarı bir yönetim kurumların tepesine çökmüş resmen,yalan,dolan talan ve tacizlerin alayı gırla gidiyor,bunların dinini geçtim ,kırıntı ahlak emaresi kalmamış
  • Bir zamanlar THY’de vakıftan ikinci emeklilik maaşı bağlanırdı? Hey gidi günler…
  • Yaklaşık 16 milyon emekli. Eşi çocuğu vs dahil edince ciddi bir oy potansiyeli. Ancak ellerindeki gücün farkında değil. Tek istisnası EYT’liler oldu. Haklı mücadelelerinde sonuca ulaştılar.
  • Düşünüyorum da 25 yıl boyunca bireysel sigorta sistemine en yüksekten tavandan prim ödese idik bugün karşılığı ne olurdu acaba?
  • SGK sisteminin dünü ve bugünü. Mükemmel tespit ve değerlendirmeler. Tebrikler…

SGK EMEKLİ SİSTEMİNDEKİ BOZULMA VE THY DAYATMASI

Haziran 2023 verilerine göre, ülkemizde 7.380.482 işçi, 1.732.055 esnaf, 1.618.855 adet memur emeklisi varmış. Toplam 10.731.392 adet ediyor. Ayrıca 4.476.395 dul, yetim, malul, sürekli iş göremezlik geliri elde edenleri de bu rakama ekleyince, Türkiye'de SGK'dan maaş alan kişilerin toplamı 15 milyon 207 bin kişi olarak ortaya çıkıyordu. Yıl sonuna kadar toplam rakam 16 milyona yuvarlandı.

Emekli-Prim ödeyen oranı 1’e 2 bile değil artık. Bu oranın normal standardı ¼ olarak kabul ediliyor. Yani sistemin sağlıklı yürüyebilmesi için 1 kişinin maaş aldığı yerde, 4 kişinin prim ödüyor olması gerekli. Bizdeki bu bozulmayla sistem elbette ayakta duramaz. Peki bu kötüye gidişin sorumlusu kim?

Ben de bir işçi emeklisiyim. Yirmi altı yıl kesintisiz çalışıp tavandan prim ödedikten sonra işten atılan ve 50 yaşında emekli olmaya zorlanan bir vatandaş olarak, maruz kaldığım emeklilik sistemindeki yozlaşmayı size kendi penceremden anlatmak istiyorum. Yani konumuz sadece işçi emeklileri ve eski adıyla SSK sistemindeki bozulma. Diğer emekliler ve ödenek alanlar değil.

“Kılıçdaroğlu SSK’yı batırmıştı” Dezenformasyonu

İktidar mahfillerinde, 20-25 yıldır özellikle seçim dönemlerinde çok kolay alıcı bulan, yeni moda tabiriyle bir dezenformasyon (artık yalan demiyoruz) var: Kılıçdaroğlu SSK’yı batırmıştı cümlesi ile sloganlaştırılan bu ifade, maalesef cahil partizanlar nezdinde çok fazla alıcı buldu ve bence bu asılsız suçlamanın muhatabı bile yıllarca ana muhalefet partisinin lideri olduğu halde, bu dezenformasyonla gerektiği gibi mücadele edemedi. 

Bu nedenle, konuya anlatmaya o noktadan, hatta Süleyman Demirel zamanındaki 40 yaşında emeklilik furyasından başlamak doğru bir yaklaşım olacaktır diye düşünüyorum. Gelin SGK batmış mı? Batmışsa nasıl batmış? Kim batırmış? Sorularına cevap arayarak kronolojik süreci gözden geçirelim.

Benim bu konudaki ilk itirazım bu “batırmıştı” ifadesine olacak. Yani bu kelimeyle SGK nın iflas ettiği, bir dönem emekli maaşlarının ödenmediği kastediliyorsa, elbette böyle bir durum hiç yaşanmadı. Her şeyden önce SGK bir devlet kurumu, şirket değil. Sağlık sigortasını bir tarafa bırakırsak, SGK çalışırken maaşlarımızdan prim kesip, emekli olduğumuzda bize maaş ödeyen bir devlet kurumu. Devlet kurumları şirketler gibi batmaz, iflas etmez.

Peki bu ülkede herhangi bir dönemde emekli maaşlarının ödenmediği oldu mu? Bunun da cevabı hayır. O halde batırılmıştı ya da batmıştı ifadesiyle ne kastediliyor? Söz konusu dönem için, kastedilen: SGK’nın topladığı primlerle, kamu sağlık sistemini finanse edemediği, emekli maaşlarını karşılayamadığı gerçeği ise bu doğru. Ama durum hep böyleydi. SGK açıkları hep Genel Bütçeden sübvanse edildi.

Bu durumu somut olarak ifade edebilmek için,1992’den başlayarak bir SGK açıkları tablosu sunmama gerek yok sanırım. İsteyen herkes bunu Google da kolaylıkla bulabilir. Gelinen noktada son durumu izah etmem yeterli olacaktır diye düşünüyorum. SGK 2022 de 41,7 milyar TL açık vermişti. Geçen yılki açık 113,2 milyar TL oldu. SGK'nin 2024 yılında ise 385,6 milyar TL açık vereceği öngörülüyor. 

Geçmiş yıllardaki SGK açıkları yönünden konuyu ele aldığımızda; “batırdı” denilen kişinin SGK Genel Müdürü olduğu dönemi de kapsayan bir araştırmaya göre, Kılıçdaroğlu'nun 7 yıllık SGK yönetimindeki toplam açık tutarının 7 milyar dolar, sadece 2023 yılı açığının ise $ 3,8 milyar dolar olduğunu belirtelim. Cari kurla hesaplarsak, bu yıl için öngörülen açığın dolar karşılığı ise neredeyse 13 milyar dolar olacak.

Bu durumda SGK batacak/batmış diyebilir miyiz? Battıysa eğer, kim batırmış olabilir? Mevcut SGK Genel Müdürü mü? Sizi bilmem ama ben Sayın Genel Müdürün adını bile bilmiyorum?  Ama, sistemi batıracak kadar yetkisi olmadığını biliyorum. O halde bu sorulara cevap vererek 30 yıl önceki yönetimi nedeniyle suçlanan kişi yönünden de konuyu değerlendirelim ki; akıllarda bir istifam kalmasın.

SGK Genel Müdürü bir bürokrattır. Görevi SGK Kurumunu ve kadrosunu yönetmektir. Sosyal Güvenlik sistemini yönetmek değildir. İyi performans sergileme yönünde sisteme olumlu etkisi sadece kayıt dışı çalışmayı ve yolsuzlukları önleme yönünde olabilir. Buradaki performansı dışında sistemi ve politikayı etkileme gücü ve yetkisi olmadığı için istese bile SGK yı batıramaz.

Sosyal güvenlik politikalarını belirlemek, daha açık bir ifadeyle, primlerin oranına ve toplam gün sayısına, emekli olabilme süresine ve yaşına, emekli aylıklarına vb. karar vermek, tamamen siyasi iktidarın yetkisindedir. SGK Genel Müdürünün değil. Battı ifadesiyle kastedilen SGK Genel Müdürlüğü değildir. Ülkemizde uygulanan sosyal güvenlik politikalarıdır. Sorumlusu da hükümetlerdir.

Yukarıda sunulan rakamlara ve emekli aylıklarının dolar bazındaki geldiği vahim seviyelere bakıldığında, SGK nın, daha doğrusu ülkemizdeki sosyal güvenlik sisteminin özellikle mevcut iktidar döneminde giderek batağa sürüklendiğini söylemek hiç de taraflı bir değerlendirme olmayacaktır.

SGK sistemi yıllardır genel bütçeden sürekli sübvanse edildiğine ve bu sübvansiyon yukarıdaki suçlamayı yapanların iktidarında azalacak yerde astronomik artış trendine girdiğine, üstelik bu dönemde emekli maaşları neredeyse sadakaya dönüşmüş olduğuna göre suçluyu geçmişte aramanın bir manası var mı? Şimdi gelelim bugüne.

Emeklilerin yarısından çoğu açlık sınırının altında maaş alıyor!

Asıl konumuz da bu aslında. Emekliler bu noktaya nasıl geldi, getirildi? Şimdi onu anlatalım. Hatta bu konuyu çok iyi izah eden ve geçen yıl sosyal medyada oldukça popüler olan bir video var. Önce onu paylaşalım. https://youtu.be/rMdfb70mUH4

Videoda, ABO (Aylık Bağlama Oranı), intibak, düşük emekli maaşları ve daha fazlası ile ilgili basit bilgiler sunularak, emekli maaşlarının hesaplanmasındaki adaletsizlik ve neden bazı emeklilere çok düşük maaşlar ödendiği, detaylıca anlatılmış. Daha önce izlememiş olanlara tavsiye ederim.

Yıllar içinde emekli maaşlarının reel olarak değer kaybetmesinin başlıca 2 nedeni var. Bu iki neden sistemde üretilen primlerin de ters orantılı ve nisbi olarak azalmasına da yol açıyor. Sistem açığının sürekli artmasının diğer bir nedeni ise yukarıda açıklandığı üzere emekli maaşı alanlar süratle artarken, filen çalışarak sisteme prim ödeyenlerin hem sayısının aynı oranda artmaması ve hem de prime esas matrahların düşmesidir. Ne demek istediğimi, birer paragrafla kısa kısa açıklayalım.

Aslında hikâye 1970 lere dayanıyor. Populist politikacı Demirel, ilk defa 1969 da getirmiş erken emeklilik hakkını. O tarihte kadınlar 38 erkekler 43 yaşında emekli olmaya hak kazanmışlar. Neden yapmış bunu derseniz, cevabı çok basit.

Yeterince ilave istihdam yaratamayacağını bildiği için mevcut çalışanları eve gönderip, işsiz yandaşlara yer (kadro) açmış. Sonra gelen bu yaş kriterini düzeltmiş ama iktidardan 6 kere gidip 7 kere gelmekle övünen Demirel, bu erken emeklilik imkanını daha sonraki gelişlerinde, 2 defa daha lütfetmiş, çok sevdiği halkına.

Bu kötü örnekleri emsal göstererek, dördüncü erken emeklilik yasasını çıkarmak da geçen yıla (seçime) kadar en azından bu konuda tutarlı bir çizgi izleyen mevcut iktidara nasip oldu.

Bu şekilde, çalışanlar en verimli çağlarında ve genç yaşta emekliye sevk edildikleri için, uzun vadede ne mi oldu? Emekli-Çalışan oranı emekliler lehine bozulmaya başladı. Yani prim ödeyen azaldı, maaş alan çoğaldı. Bu durumda değirmenin suyu yeterince akmayınca, değirmenden çıkan unu daha küçük paylara bölmek gerekti. İşte mevcut iktidar maharetini tam bu noktada gösterdi. Zaman içinde emeklilerin aldıkları maaşları reel olarak azalttı. Gelinen noktada, adeta sadakaya dönüştürdü.

Bunu iki yöntemle yaptı. Birincisi videoda da gayet güzel bir şekilde anlatıldığı üzere, Aylık Bağlama Oranını tedrici olarak düşürdüler. 2000 yılına kadar %70 oranında uygulanan ABO, bu tarihte yüzde 60’a, 2008’den itibaren de yüzde 28’e düşürüldü. 2008’den sonra sisteme giren çalışanlara, emekli olduklarında ödenecek maaşı tahmin edersiniz artık.

İkincisi de eş zamanlı olarak maaşlara gelecek 6 aylık artış oranları artık hiç kimsenin inanmadığı TÜİK enflasyonuna endekslenerek, özellikle son 10 yılda, reel fiyat artışlarına yedirildi. Böylece yüzyılın başında en az emekli maaşı, asgari ücretin 1,5 katı iken, 2023 yılında bu oran 0.66 ya geriledi.

Hatta bu erime nedeniyle, 2018 de bir düzenleme daha yapmaları gerekti. En düşük emekli maaşı asgari ücretin altında olamaz düzenlemesini de iptal ettiler. Çünkü emeklilere primlerinin karşılığı olan maaşı vermiyorlardı. Çalışırken ne kadar prim ödemiş olduklarının bir önemi yoktu artık.

Bugün sadakaya dönüşmüş olan dul, yetim, engeli vb. ödenekleri bir yana, asgari emekli maaşı neredeyse yarım asgari ücrete tekabül ediyor. Büyük ölçüde mevcut iktidarın başarısıdır bu. Emeklilerin çoğuna açlık sınırının altında verilen bu maaşlara verilen zamlar da bir lütuf gibi sunuluyor zaten.

Diğer yandan maaşlar bu şekilde azalırken, son yıllarda toplanan primlerde olması gereken artış da sağlanamadı. Çünkü, mevcut iktidar yeterince istihdam yaratamadığı gibi mevcut çalışanlar içindeki asgari ücretli oranı da son yıllarda yeniden artmaya başladı. Bir de başta kaçak yabancılar olmak üzere, milyonlarca kayıt dışı çalıştırılan işçiler de bu sayıya eklenince, değirmene neden yeterince su gelmediğini anlamak zor olmasa gerek.

Sonuç olarak, bir yanda giderek sadakaya dönüşen emekli maaşları, diğer yanda yeterince prim üretemeyen adaletsiz ve ciddi oranda kayıtsız istihdam piyasası, ülkedeki Sosyal Güvenlik Sistemini 2024 yılında 13 milyar dolar açık verme noktasına getirdi.

Bir halk ozanının dediği gibi: Nerden baksan tutarsızlık, nerden baksan insafsızlık.

Bu süreçte THY de ne oldu?

İktidarın THY’deki uzantıları bu bozuk düzeni yandaşlara kadro bulma vesilesi olarak gördüler tabi. Bunu nasıl mı realize ettiler. Mevcut çalışanları 45-50 yaşında işten çıkarıp, yerlerine kendi yandaşlarını doldurarak tabii ki.

Bir işçinin emekliliğe hak kazanabilmesi için ödenen toplam prim gün sayısı ve sigortalılık süresi kriterlerini sağlamış olması gerekiyor. Bunlara ilave olarak bir de yaş kriteri var. Yaş kriteri sağlanmadan da emeklilik hak edilebilir ama maaş bağlanabilmesi için belirlenen yaşta olmak, daha doğrusu o yaşa kadar beklemek gerekiyor. İlk iki kriteri sağlayanlar bu süreyi evde de bekleyebiliyorlar.

Daha önce çıkarılan erken emeklilik kriterlerine göre kadınlarda 45 erkeklerde 50 yaş civarında olmak emeklilikte yaş kriteri açısından yeterli olduğu ve mevcut çalışanların çoğu bu kriterlere uyduğu için, yüzyılın başında THY’yi devralan iktidar elemanları, bu durumu bir fırsat olarak gördüler.

Birçoğu mesleki açıdan en verimli çağında ve ünvanlı/yetkili konumda olan kıdemli personeli tasfiye etmek için, “emekliliğiniz gelmiş! hadi dilekçe verin gidin” dediler. Çalışmak istiyorum emekli olmak için henüz çok erken diyenleri verimsizlik vb iftiralarla işten attılar. Sorulduğunda, pişkin pişkin, “Biz onları mağdur etmedik. Emekliliğe hak kazanmalarını bekledik. Kendileri dilekçe verip gitmeyince, işten atmak zorunda kaldık.” dediler.

Böylece çalışırken prim ödeyen emektar THY çalışanları da erkenden emekli olmaya zorlanıp; işten atıldılar ve prim ödeyen değil, sistemden maaş alan oldular. Çünkü, iktidar yandaşlarına kadro açmak, daha önemli ve öncelikliydi. SGK sistemine bindirdikleri yük umurlarında bile değildi.

Siz alın bu özel örneği bütün ülke genelinde düşünün ve emeklilik sistemi bir yandan çarpık siyasi mülahazalarla tahrip edilirken; diğer yandan, emeklilerin nasıl himmete muhtaç duruma düşürüldüklerini görün.

SGK EMEKLİ SİSTEMİNDEKİ BOZULMA VE THY DAYATMASI

Yorumlar Tüm Yorumlar (15)

Abdülhamid Han ~ 3 ay önce
Bu yorum eleştiri sınırlarını aştığı için sansürlenmiştir.

Yanıtla

Kalan karakter 1000
En verimli zamani ~ 3 ay önce
Yaaaa bırakın bu lafları 25 yıl çalışmışsın birikim yapmamışsın sonra beni neden emekli ediyorsun benim verimli çağım ayakları, sen veriminin değil paraya ihtiyacın olduğu için çalışmak istiyorsun. Hak edeni göndereceksin.

Yanıtla

Kalan karakter 1000
verimsize ~ 3 ay önce
Çalışmayı düzenli maaş almak zanneden bir kültür ve zekaya sahip biri olarak, bu yazıdan bu sonucu çıkarmış olmana şaşırmadık
Babana bir sor.. ~ 3 ay önce
Biraz kalk dolaş ,ayakların açılsın ,zaten beynin üzerinde oturmaktan ne konuştuğunu bilmiyorsun
old Inspector ~ 3 ay önce
Elbette göndereceksin, en başta sen ve senin gibi kul hakkı yiyen,bu yolda tüm kutsal ve Din'i değerleri alet eden cahil yobazları.
En verimli zamanı yazana ~ 3 ay önce
İki şeyi parayla alamıyorsun,biri zaman diğeri de tecrübe ama senin gibi iktidardan torpille ne oldum delisi olanlar anlayamaz...
Yeliz ~ 3 ay önce
Nedense bu hak edenler 2002 öncesi işe girenler sizce manidar değil mi ayrıca herkes paraya ihtiyacı için çalışır bunda ne gibi bir ayıp olabilir ki
2003 sonrası işe ~ 3 ay önce
Girip ama ssk sı 99 da başlatanlarda eyt ile bu yıl emekli oluyorlar onları öncelikli olarak görmek lazım
Km1 ~ 3 ay önce
Kiymetli ve bilgilendirici yazilariniz icin tesekkurler. İlgiyle takip ediyoruz.

Yanıtla

Kalan karakter 1000
Ahlak amatör kümeden de düşecek yakında.. ~ 3 ay önce
Yalan rüzgarı bir yönetim kurumların tepesine çökmüş resmen,yalan,dolan talan ve tacizlerin alayı gırla gidiyor,bunların dinini geçtim ,kırıntı ahlak emaresi kalmamış

Yanıtla

Kalan karakter 1000
Eskiden ~ 3 ay önce
Bir zamanlar THY’de vakıftan ikinci emeklilik maaşı bağlanırdı? Hey gidi günler…

Yanıtla

Kalan karakter 1000
Nasil ~ 3 ay önce
İkinci emeklilik maasi mi?
EYT ~ 3 ay önce
Yaklaşık 16 milyon emekli. Eşi çocuğu vs dahil edince ciddi bir oy potansiyeli. Ancak ellerindeki gücün farkında değil. Tek istisnası EYT’liler oldu. Haklı mücadelelerinde sonuca ulaştılar.

Yanıtla

Kalan karakter 1000
Bireysel emeklilik ~ 3 ay önce
Düşünüyorum da 25 yıl boyunca bireysel sigorta sistemine en yüksekten tavandan prim ödese idik bugün karşılığı ne olurdu acaba?

Yanıtla

Kalan karakter 1000
Abdülhamit ~ 3 ay önce
SGK sisteminin dünü ve bugünü. Mükemmel tespit ve değerlendirmeler. Tebrikler…

Yanıtla

Kalan karakter 1000

Yorum Gönder

Kalan karakter 1000